Hayat yolculuğum Çaycuma’nın bir köyünde başladı. Bir madenci köyü. Her gün babasının ölüm haberini duyacakmışcasına yaşadığımdan olsa gerek ölümlere karşı büyük acılar beslemiyorum.
8-10 kişilik sofralarda pek de fazla olmayan yemeğin peşinde öğrendim hızlı olmayı. O yüzden de bir türlü hayattaki hızımı ayarlayamıyorum.
Öküz arabalarıyla tarlalarda ağrıyan tabanımla çok koşturmuşluğum var. O yüzden de yorgunluk duyamadan yaşamayı öğrendim galiba bu hayatı.
Bir köyün kuş seslerine aşina olduğum için New York’un devasa binaları arasında huzursuz olduğum doğrudur. Ya da iki öküzle salına salına yürüdüğüm çayır çimenlerden sonra
, şimdi dünyanın neresine varsam hep sabah yağan çiğ kokusuna hasret kalmışlığım vardır. Bu da doğrudur.
El hak, demek istediğim cümle şu aslında:
Ya hayat, sen ne muhteşem birşeysin ki, yaşadıkça seni alnından öpesim geliyor!
#AdemÖzbay
Foto: Dedem İzzet, kardeşim Fuat ve öküzlerimizle Basat Köyünde…
Adem Özbay
www.ademozbay.com