Ahmet Hamdi Tanpınar‘ın en çok bilinen romanı Huzur, en şık romanı da Huzurları Ayarlama Enstitüsü‘dür. Yaşadığı dönemin kaosunu harikulade bir şekilde anlatan Ahmet Hamdi Tanpınar günümüzde bile tam olarak anlaşılabilmiş değil. Bana mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin, diye soran Nazım Hikmet gibi, birisi de Ahmet Hamdi Tanpınar‘a sormuş mudur bilinmez: Bana huzurun kitabını yazabilir misin Ahmet?
İlerde özellikle Huzurları Ayarlama Enstitüsü kitabıyla ilgili sizlere uzun bir yazı borcum olsun sevgili dostlar. Ben derim ki Ahmet Hamdi Tanpınar‘ı okuyun. Naif bir yazarın kelimelerine şahit olun. Güzel duygular yaşayın.
Kedileri seven bu güzel adama selam olsun.
Şimdilik Huzur kitabından 2 küçük alıntı ile sizi baş başa bırakıyorum.
Bu iki kısacık bölüm bile ne demek istediğimi size anlatacaktır.
Güzel okumalar dileğimle…
*
İhsan:
-Macide gökyüzüne bayılır… dedi.
-Bulutlu olmamak şartıyla… Bulutlu olursa tahammül edemiyorum. O zaman hep içime bakıyorum.
*
O yıpranmamış insanlıktı. İnceliklerini kendisinde bulurdu. Şimdi de cins bir horoz gibi lokantanın dibinde kendi kendine kibirleniyordu. Bu, maddesine hürmet ve hayranlıktı. Hakikatte bir nevi iptidai narsisizm ki, ayna diye sadece kadının vücudunu alıyor, orada aksini biraz bulanık görünce istikrahla fırlatıp atıyor ve değiştiriyordu. Bunu kadınlar da yapabilirdi.
*
Adem Özbay
4 Şubat 2013, NY
Bir önceki yazımız olan Ya Atatürk başörtüsü taksaydı! başlıklı makalemizde atatürk ve başörtüsü, atatürk ve dindarlık ve baş neden örtülür hakkında bilgiler verilmektedir.